Çok Işıltılı, Çok Kırılgan Edie Sedgwick

Edie_Sedgwick

Bağımsız Amerikan tarihinin yazılmasında önemli rol oynayan  Sedgwick ailesinin biricik kızıydı. New York’un ihtişamını yansıtan lüks tarzıyla göz doldururdu. Yaşadığı zaman diliminde Manhattan’ın en bilindik yüzlerinden biriydi, adı glam stiliyle özdeşleşmişti.

Edie Sedgwick tam bir parti kızı olarak bilinirdi. Pop art akımına ilham veren tarzı herkeste hayranlık uyandırırdı. İlk bakışta bir parti kızını andırsa da içten içe çok kırılgandı. Ailesi zengin olmasına karşın Edie’nin hayatı bir peri masalından oldukça uzaktı, aksine bir kabus denilebilirdi. Edie’ye kırılganlığını veren asıl nedendi ailesi. Babası, kardeşi Minty’e tecavüz etmişti, ardından Minty intihara sürüklenmişti. Ölen kardeşinin yasını tutarken Edie de defalarca tecavüze uğramış, hatta bu yüzden akıl hastanesine yatırılmıştı. Yaşadığı tüm bu trajedilerin ardından, çok geçmeden anorexia hastalığına yakalanmıştı.

Ünlü pop art sanatçısı Andy Warhol ile tanıştığında onu babası yerine koymak istedi. Bu yüzden Warhol’a hayranlığın ötesinde büyük bir sevgi duyardı, babasından göremediği sevgiyi onda arıyordu. Ama Warhol da en az Edie’nin babası kadar hasta ruhlu bir adamdı. Tüm güzelliğine ve masumiyetine rağmen Edie’yi fabrikasına sürükledi. Fabrika, görünürde Andy Warhol’un keşfettiği yüzlerle çalıştığı atölyesiydi. Ekonomik sorunu olmayan güzel kadınlar ve yakışlı erkekler, Warhol’un sanatının bir parçası olmak üzere orada bulunuyorlardı. İşin iç yüzüne bakıldığında ise fabrikada çalışanlar sanat adı altında çalışarak bolca anfetamin türevi ilaçlar eşliğinde eğleniyorlardı. Genç Edie, çok geçmeden Andy Warhol’un fabrikasında yerini aldı ve oynadığı kısa filmler sayesinde üne kavuştu. Kısa sürede tüm dünyanın gözdesi haline geldi ama dönemin uyuşturucu furyasından  duramadı.

Edie için Andy bir baba figürüydü ancak Andy, Edie’yi asla sahip olamayacağı bir kadın olarak görüyordu. Edie’yi bir star haline getiren Andy, onu harcamaktan geri kalmıyordu. Dönemin ünlü şarkıcısı Bob Dylan, Edie’yle bir aşk yaşamaya başladığında Andy onu kaybetmeye başladığını anlamıştı. Bob Dylan, Edie’den bir seçim yapmasını istedi, çünkü Andy’nin Edie’yi bir çıkmaza sürüklediğini görebiliyordu. Bob, Edie’nin daha fazla zarar görmesini istemiyordu, ancak Edie seçimini Andy’den yana yaptı ve böylelikle hayatını değiştirecek bir karar almış oldu.

Hayatının kalanını uyuşturucu, seks ve başka bağımlılıklarıyla mücadele etmeye çalışarak geçirdi. Son yıllarında hayatla bağını koparmıştı, senelerce hastaneye yatıp çıktı. Sonunda, bir iyileşme belirtisi olarak klinikte tanıştığı Michael Post ile evlendi. Henüz üç buçuk aylık evliyken gittikleri bir defilede konuklardan birinin eroinman suçlamasıyla karşılaştı. O gece kocası Edie’yi sakinleştirmek için ona reçeteli ilaçlarında verdi ama sabah olduğunda Edie’nin aşırı doz alarak intihar ettiği anlaşıldı.

Yaraları çocukluğundan geliyordu, özgürlüğüne kavuştuğunda yabancı olduğu dış dünyaya karşı korumasızdı. Sevgi nedir bilmiyordu, sevgiyi aradığı herkesten zarar gördü. Saflığından çıkar elde eden insanlar tarafından sömürüldü, spot ışıkların ve şöhretin kurbanı oldu. Popüler kültür onu geri dönüşü olmayan bir yola sürükledi, masumiyetini şırıngaların ucunda kaybetti. Hızla yükselip altmışlı yılların şöhreti haline gelen ama bir anda düşmeye başlayan Edie için hayat sona ermişti. Edie, daha yirmi sekiz yaşındayken hayata veda etti. Marilyn Monroe gibi popüler kültür tarafından bugün bize aşılanan bir simge değil, glam stili denilince akıllara gelen ilk kişidir Edie Sedgwick. Ona kitapçılarda, restaurant ve café duvarlarında rastlamayız ama bugün bile hayranları vardır, onun dünyasına kapılan ya da yaşam tarzına imrenen gençler arasında efsanesi hala yaşar.

”60’larda bir kişi, beni tanıdıklarım arasında gelmiş geçmiş herkesten daha fazla büyüledi. Ve yaşadığım büyülenme muhtemelen bir tür aşka çok yakındı.” Andy Warhol

Yorum bırakın